Şu insanın aklına neler geliyor diye düşünürüm bazen. Doğada olmayan yöntemler üretip, sonra insanı ve bazen diğer canlıları bu yöntemlerin etkilerine karşı korumak için başka yöntemler bulma arayışına girmek, yalnızca insan için geçerli olan bir eylem.
Emisyon ticareti de böyle bir yöntem olarak ortaya çıktı işte. Önce “Havayı kirletme” dendi. Sonra anlaşıldı ki bazıları havayı kirletmeden yapamıyor. Havayı kirletmenin de bir bedeli olmalı diye konuşuldu. O zaman “Parasını ödersen biraz kirletebilirsin” dendi. “Sana biraz kirletme hakkı vereyim. Bu kirletme hakkı yeterli gelmezse, kirletme hakkı satın alabileceğin bir piyasa oluşturayım. Oradan satın almanı gerçekleştirdiğin müddetçe kirletmeye devam edebilirsin” diye de ilave edildi.
Bunun adına “Küresel Emisyon Ticareti” dediler. Hemen karbon piyasaları oluştu. Arz-talep dengeleri işlemeye başladı.
Emisyon ticaret sistemleri veya karbon piyasaları, sera gazı emisyonlarını sınırlamak için kullanılan piyasa bazlı araçlar olarak literatürde yerini aldı. Ülkelerin veya kuruluşların yayabileceği emisyonlara bir sınır getirilmeye başlandı. Bu sınırı aşmaları durumunda diğerlerinden emisyon yayma izni satın alabilecekleri belirtildi.
Emisyon Ticareti nedir?
Emisyon ticareti, karbon kredileri satın almak ve satmakla ilgili. Bu krediler bir kuruluşa belli bir miktarda karbondioksit yayma hakkı veriyor. Emisyon ticareti bazen karbon ticareti olarak da anılıyor. Karbon ticareti yapma veya karbon kredilerini dağıtma yetkisi ülke yönetimlerine veriliyor. Karbon ticareti anlaşmaları yardımıyla, toplam emisyonu kademeli olarak azaltmayı amaçlayan uluslararası anlaşmanın bir parçası olarak, ülkeler arasında kredi satışı da gerçekleştirilebiliyor.
Ne zaman başladı?
Karbon ticareti, Kyoto Protokolü’nün konularından biriydi. 1997’de 180 ülke Kyoto Protokolü’nü imzaladığında, 2008-2012 dönemi içinde sera gazı emisyonlarını 1990 seviyelerine kıyasla %5 oranında azaltma sözü veriyorlardı. Bu söz maalesef tutulamadı. 2001 yılında ABD bu protokolün dışına çıktı ve bazı ülkeler ABD’yi takip etti. 1997’de kabul edilen protokol 2005’te yürürlüğe kondu.
Kyoto protokolünün 17. Maddesinde belirtilen emisyon ticareti, ülkelerin kendilerine verilen emisyon haklarını kullanmayıp boşa çıkardıklarında başka ülkelere satma hakkını veriyor. Yani siz bir ülke olarak hedefinizin üzerinde emisyon salımı yaptıysanız diğer ülkelerden emisyon salım hakkı satın alarak sorumluluk anlamında hedefinize ulaşabiliyorsunuz. Böylelikle emisyon azaltım veya giderim cinsinden yeni bir ticari mal ortaya çıkıyor. Kyoto Protokolü’nün emisyon azaltım sorumluluğunu yalnızca endüstrileşmiş ülkelere verdiğini hatırlayalım.
Karbondioksit başlıca seragazı olarak kabul edildiği için emisyon ticareti basit bir şekilde karbon ticareti olarak anılıyor. Karbonun, diğer ticari mallar gibi izi sürülmeye ve ticareti yapılmaya başlanınca da “Karbon Piyasası” ifadesi kullanılmaya başlanıyor.
Kyoto Protokolü’nün %5 azaltım hedefi şartını sağlamak için ortaya koyduğu stratejinin bir parçası da karbon kredilerinin kullanılması oldu. Her karbon kredisi 1 ton karbondioksite eşdeğer sayılacaktı. Bazı ülkeler Kyoto Protokolü uyarınca emisyon ticaret sistemini kurmaya başladılar. Avrupa Birliği’nin Emisyon Ticaret Sistemi hala uygulanmakta olan ve en geniş emisyon ticaret sistemi olarak biliniyor.
2015 yılında kabul edilen Paris Anlaşması’yla uluslararası karbon piyasalarının öneminin altı çiziliyordu. Anlaşmanın 6. Maddesi, hem tarafların emisyon azaltım hedeflerini sağlamaları için emisyon tahsisatlarının uluslararası ticaretine izin veriyor hem de ortak hesaplama kuralları çerçevesi oluşturuyordu.
Zaman içinde çeşitli ülkeler karbon ticareti programları geliştirdiler. Örneğin Çin 2021 yılında ulusal bir emisyon ticaret programını başlattı.
Küresel karbon piyasası ile ilgili kurallar Kasım 2021’de Glasgow’da yapılan COP26 toplantısında son haline getirildi. 2015’te Paris İklim Anlaşması’nda altı çizilen emisyon ticareti konusu Kasım 2021’de yürürlüğe konmuş oldu.
“Sınırla ve Ticaretini Yap” Sistemi
Karbon ticaretinin bir çeşidi olan “Sınırla ve Ticaretini Yap” sistemi hem ülkeler hem de kuruluşlar arasında emisyon kredisi satışını mümkün kılıyor.
Sistem nasıl çalışıyor?
Her ülkeye belli bir seviyeye kadar karbondioksit emisyonu salabilmesi için belirlenmiş sayıda izin veriliyor. Eğer ülke verilen tüm izinleri kullanmak istemezse, kullanmadığı izinleri başka ülkelere satabiliyor. Her yıl, ülkelere verilen izin sayılarında azaltıma gidilerek, küresel emisyonların miktarı azaltılmaya çalışılıyor.
Ülke içindeki sistemde ise devletin yetkilendirdiği kurum, emisyon üreten kuruluşlar arasında bu izinleri paylaştırıyor. İzinler, kuruluşların salabileceği maksimum emisyon miktarına karşılık geliyor. Kuruluşlar kendilerine verilen ancak kullanmadıkları izinleri diğer kuruluşlara satma hakkına sahip. Kuruluşlara verilen toplam izin sayısı her yıl azaltılarak ülke içindeki emisyon azaltım hedefleri gerçekleştirilmiş oluyor.
AB’nin emisyon ticaret sistemi (ETS) bu uygulamaya örnek olarak verilebilir. Avrupa, belirlediği endüstriyel tesislerin salabilecekleri toplam karbondioksit emisyonuna bir sınırlama getiriyor. Diğer sektörleri ve karbondioksit dışındaki sera gazlarını farklı politika araçlarıyla ele alınmak üzere bu uygulamanın dışında bırakıyor.
2021’de Çin’de de benzer bir program başlatıldı. Bu programın dünyadaki en geniş karbon piyasası olacağı belirtiliyor. Çin’in emisyon ticaret sistemine göre başlangıçta güç sektöründeki 2225 şirket bu programa dahil olacak. Sistem, Çin’in 2060 yılına kadar karbon-nötr hedefini sağlamasına yardım etmek için tasarlandı.
Bu tür programlar şimdi Avrupa dışında Kuzey Amerika’da ve Asya’nın bazı bölgelerinde uygulanıyor. Güney Amerika ve bazı diğer bölgelerde de benzer programlar değerlendiriliyor.
Dışsallıklar
Bu tür sistemlere neden ihtiyaç duyulduğunu daha iyi anlamak için “Dışsallıklar” kavramını ziyaret edelim. Ülkeler veya kuruluşlar fosil yakıt tüketip karbondioksit ürettikleri zaman, bu fosil yakıtları doğrudan yakmanın getirdiği etkilerin bedelini ödemiyorlar aslında. Ödedikleri tek bedel, fosil yakıtın kendi bedeli. Ancak yakıtın fiyatına dahil olmayan bedeller de var bildiğimiz gibi. İşte bunlara “dışsallıklar” adı veriliyor. Fosil yakıtlar söz konusu olduğunda bu dışsallıklar, genelde negatif etkiler olarak karşımıza çıkıyor. Emisyon ticareti veya karbon piyasası, sera gazı emisyonlarının dışsallıklarına bir fiyat belirleme yaklaşımı aynı zamanda.
Bundan sonra neler olacak?
Paris Anlaşması’nın en çok tartışılan maddelerinden biriydi küresel emisyon ticareti konusu. 2021 Kasım’ında Glasgow COP26 toplantısında bu konu nihayet son haline getirildi. Merkezi bir sistemden söz edilirken, ayrı ayrı ikili sistemlere de imkân verecek bir yapı üzerinde uzlaşma sağlandı. Bir taraftan kamu ve özel sektörler için merkezi bir yapı oluşturulacak, diğer taraftan ülkelerin emisyon hedeflerine ulaşma yolunda karbon kredisi ticareti yapabilmelerine olanak sağlayacak ikili sistemler tasarlanacak.
Yeni anlaşmaya göre, karbon kredisi üretenler gelirlerinin %5’ini bir fona yatırarak gelişmekte olan ülkelerin iklim değişikliği ile mücadele çabalarına destek olacaklar. Aynı zamanda her yıl kredilerin %2’si iptal edilerek emisyonlarda azaltım sağlanacak.
Bu yapıyı destekleyenler, sistemin ülkelerin ve kurumların karbon yakalama sistemleri ve ormanlaştırma gibi emisyon azaltım projelerine yatırım yapmaları için finansal bir teşvik sunacağını söylüyorlar. Bana sorarsanız süreci görmeden bir şey söylemek mümkün değil. Geçmiş deneyimler biraz temkinli olmayı gerektiriyor.
Paris Anlaşması’nı imzalayan Türkiye de bu uluslararası sürecin bir parçası olacak elbette. Ama detaylar nasıl şekillenecek? Ülkemizde nasıl bir emisyon ticaret sistemi kurulacak? Karbon piyasası nasıl gelişecek? Bizim sistemimiz Avrupa’nın emisyon ticaret sistemiyle uyumlu olacak mı? Tüm endüstriler bu sistem içinde kapsanacak mı? Özel izinler dağıtılacak mı? Pek çok soru var önümüzde.
Yazımın başına dönecek olursam diyeceğim o ki, yeni icatlar çıkarmaya devam ediyoruz. Yeni icatlar, yeni avantajlar ve dezavantajlarla geliyor. Meşguliyetimiz artıyor. Bazen sadece meşgul olduğumuzla kalıyoruz bazen de sorunlara çözüm buluyoruz. Bazen sorunlara çözüm bulacağız derken yeni sorunlar üretiyoruz. Ne kadar iyi modelleme yaparsanız yapın sonuçlar hepimiz için çok şaşırtıcı olabiliyor. Bakalım emisyon ticaret sistemi ve uygulamaları bize ne gibi yeni tartışma konuları sunacak.