Bazıları için bir eğlence mekânı, bazıları için mangal yapılacak bir yer, bazıları için bir kayak sporu merkezi, bazıları içinse bir tatil beldesidir Uludağ.

Oysa Uludağ bunlardan çok daha fazlasıdır.

Uludağ Bursa kentinin su deposudur mesela. Nilüfer Çayı, Uludağ’ın güney yamaçlarından doğar. Nilüfer çayı akarken yan derelerle birleşir ve Bursa kentinin içme suyu kaynağını oluşturur.

Uludağ bir biyolojik çeşitlilik cennetidir.

Zengin bir bitki örtüsüne sahiptir. 45 dakikalık araç seyahatiniz esnasında farklı orman zonlarını görmeniz mümkündür. Bu yüzden dünya literatürüne geçmiştir Uludağ. Bu orman varlığı önemli yutak alanlarıdır bizim için. Sadece Bursa’nın değil Türkiye’nin de akciğeridir Uludağ. Dünya’nın da…

Hem bitki hem de hayvan çeşitliliği yüksektir Uludağ’ın. 1309 bitki türüne ev sahipliği yapmaktadır. Bu türlerin 169’u Türkiye endemiği, 32’si Uludağ endemiğidir. Yani 32 bitki türü yalnızca Uludağ’da bulunmaktadır.

Yaban hayatı açısından da zengindir Uludağ. Uludağ’daki bazı türlerin nesilleri tehlikededir. Aynı zamanda önemli bir kuş alanıdır Uludağ.

Köyleri vardır, köylüleri vardır Uludağ’ın. Tarım yaparlar. En lezzetli kirazları Uludağ’da bulursunuz mesela.

İşte bu nedenlerle 1961 yılında Uludağ’ın 12000 hektarlık alanı Milli Park ilan edilmiştir. Milli Park alanının tamamı doğal sit alanıdır.

Biyolojik çeşitlilik gezegendeki yaşamın devamını sağlayacak ekosistem hizmetlerini bize sunar. Bu hizmetler yaşamın kan damarlarıdır metaforik olarak. Bu çeşitliliğe herhangi bir müdahale, birbirine bir zincirin halkası gibi bağlanmış olan yaşamlarımıza doğrudan müdahaledir aslında.

Bu yüzden Uludağ bizim gözbebeğimizdir. Uludağ Milli Parkı’na bir şey yapacaklar diye ödümüz kopar. Biz onun önemini kavrarız; çocuklarımıza da anlatırız.
***
1961 yılından bugüne kadar bu koruma statüsüyle yaşamını sürdüren Uludağ Milli Parkı’nın bir kısmı için bir yönetim değişikliği gündeme geldi son zamanlarda. Milli Park sınırları içindeki 20 Milyon metrekarelik alanın artık farklı bir yönetim anlayışıyla farklı bir kurum tarafından yönetileceği ifade edildi. İlgili düzenleme 19 Ocak 2023 tarihinde yasalaştı.

Bu değişikliğin nedenini anlayamıyorum.

Uludağ’ın yapılaşmaya açılmasından endişe duyuyorum. Uludağ’a yapılacak çok küçük bir müdahalenin bile hem su kaynaklarına hem de biyoçeşitliliğe zarar vereceğini biliyorum. İklim uyumu için çalışmamız gereken şu günlerde asıl konumuz bilakis ülkemizdeki ekosistem alanlarının koruma statülerini artırmak olmalı.

***

Bugün Uludağ’a gittim. Biraz kar vardı. Yılın bu zamanlarında olduğundan çok daha az…

Birbirinden farklı, uyumsuz ve iç içe geçmiş tasarımlarıyla oteller, karların üstünde güzel bir görüntü oluşturmuyordu. Birinci Oteller Bölgesi, İkinci Oteller Bölgesi… “Devamı gelecek mi acaba?” diye endişe etmekten kendimi alamadım.

Uludağ’daki karlı gün sayısı her yıl azalırken düşünmemiz gereken başka şeyler yok muydu?