“Sürdürülebilir Kampüs” toplumun sürdürülebilirliğine katkı koyan bir üniversiteyi anlatır. Bunu nasıl yapar? Eğitim, araştırma, kampüs iyileştirme ve toplumla bütünleşme yoluyla… Sadece çevresel etkisi düşük olan bir kampüs değildir. Bir taraftan çevresel etkisini düşürmeye çalışırken diğer taraftan toplumda sürdürülebilir kalkınma anlayışını yerleştirmeye çalışır sürdürülebilir kampüsler.
Sürdürülebilir Kalkınma Anlayışı
“Sürdürülebilir Kalkınma” kavramı çevresel, sosyal ve ekonomik kalkınma anlayışlarının kesişiminde tanımlanıyor. Özünde diyor ki çevreyi ve toplumu düşünmeyen bir ekonomik kalkınma modeli devam etmeyecek, sürdürülebilir olmayacaktır. Yani sadece ekonomik kalkınmanın değer gördüğü bir toplumda, yaşam sürmeyecektir.
Sürdürülebilir kalkınma kavramı ilk kez 1987 yılında Birleşmiş Milletler tarafından yayınlanmış bir kitapta tanımlanıyor. Kitabın adı “Ortak Geleceğimiz”. Şöyle diyor sürdürülebilir kalkınma için: “Bugünün ihtiyaçlarını, gelecek kuşakların kendi ihtiyaçlarını karşılama yeteneğini tehlikeye atmadan karşılayabilen kalkınma”.
Eylül 2015’te gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi’nde dünya liderleri, sürdürülebilir kalkınmayı küresel ölçekte gerçekleştirebilmek için birbiriyle bağlantılı on yedi alt amaç belirliyor. 193 ülke küresel ölçekteki bu amaçları kabul ediyor. Türkiye de bu ülkelerden biri.
Üniversiteler ve Etkileri
Üniversitelerin toplum için önemi büyük. Bir taraftan hem bugünün hem de yarının sorunlarına çözüm bulmaya çalışıyorlar yaptıkları araştırmalarla, diğer taraftan da bu sorunlara çözüm getirebilecek öğrenciler yetiştirmeye çalışıyorlar. Bugünün öğrencileri, geleceğin profesyonelleri, liderleri, ebeveynleri olacak. Öğrencilerinize üniversitede bir değer kazandırabilirseniz, onlar bu değerleri topluma ve geleceğe taşıyacak. Kampüste sorumlu bir yaşam modeli oluşturabilirseniz, tüm kampüs toplumu bu değerleri yaşayarak öğrenecek.
Türkiye’deki Üniversitelerin Etki Çapı
2020-2021 yılı YÖK istatistiklerine göre, Türkiye’de 8 milyonun üstünde üniversite öğrencisi var. Sayı tam olarak 8 milyon 240 bin 997. Yani neredeyse Türkiye’de her 10 kişiden biri üniversite öğrencisi. Bu öğrenciler de elbette ailelerini etkileyecekler ilk önce, sonra da toplumun diğer katmanlarını.
Bu etki potansiyelinin büyüklüğünü tekrar düşünelim. Üniversitelerde gerçekleştirdiğiniz insana dokunan projelerle, aslında topluma dokunmuş, topluma hizmet etmiş oluyorsunuz. Göle attığınız taşın oluşturduğu halkalar büyüyor, büyüyor.
Üniversitelerde eğitim sadece sınıflarda değil, model alınabilecek projeleri gerçekleştirerek de oluyor. Kampüs sınırları içine giren öğrencilerin görerek, yaparak, yaşayarak öğrendikleriyle oluyor asıl eğitim.
Bursa Uludağ Üniversitesi Sürdürülebilir Kampüs Projesi
BUÜ Sürdürülebilir Kampüs Projesi de insana ve doğaya dokunan ve büyük bir etki potansiyeline sahip projelerden biri. Bir taraftan üniversitenin güzelliklerinin altını çiziyor, diğer taraftan onları korumamız gerektiğini hatırlatıyor. Yapbozdaki eksik parçalara işaret ediyor adeta.
Projenin başlama tarihi çok eski değil. 2021 nisanında başladı. Önce üniversite üst yönetimi sürdürülebilirlik vizyonunda uzlaştı. Ardından da hızlı bir şekilde sürdürülebilirlik ofisi oluşturularak planlama çalışmaları başlatıldı. Bu ofisin koordinasyonunu konunun uzmanı akademisyenler yürütüyor.
Üniversite, sürdürülebilirlik vizyonunu şöyle ifade ediyor: “Araştırma, eğitim, kampüs faaliyetleri gibi her adımında sürdürülebilirliği yaşayan bir üniversite olmak”.
Proje kapsamında bugüne kadar kampüste yapılmış olan çevresel iyileştirme ve sürdürülebilirlik çalışmalarına yenilerinin eklenmesi ve kampüste ortak bir sürdürülebilirlik kültürünün oluşturulması hedefleniyor. Bursa Uludağ Üniversitesi sürdürülebilirlik vizyonuyla ilerlerken aşağıdaki hedefleri koyuyor önüne:
- Sürdürülebilirlik eğitimi, araştırma, hizmet ve uygulamalarında liderlik yapmak,
- Sürdürülebilir enerji yönetimini gerçekleştirmek ve iklim değişikliğini azaltmak için önlemler almak, uyum geliştirmek,
- Kampüste entegre atık yönetimini ve döngüsel ekonomi uygulamalarını gerçekleştirmek,
- Kampüste suyu korumak, suyun sürdürülebilir yönetimini sağlamak,
- Kampüste sürdürülebilir ulaşım yöntemlerinin tercih edilmesini sağlamak,
- Kampüste sürdürülebilir bir altyapı ve bina yönetimi planlayıp uygulamak,
- Satın alma süreçlerini çevre dostu hale getirmek,
- Kampüste sağlık, refah ve sürdürülebilir gıda yönetimini gerçekleştirmek,
- Kampüste tüm bireylerin eşit imkânlara sahip olmasını sağlamak
Proje kapsamında, sürdürülebilirlik sertifikasyonu için Green Metric gibi uluslararası kuruluşlara da başvurular yapılarak uluslararası görünürlüğün artırılması hedefleniyor.
Elbette sürdürülebilir bir kampüs oluşturmak kolay bir hedef değil. Ancak bu hedef doğrultusunda atılan her adım kâr hanesine yazılacak. Aslında üniversitenin bu yoldaki en büyük hedefi, Sürdürülebilir Kampüs Projesi’nin sürdürülebilir olması…
BUÜ’nün Sürdürülebilirlik Faaliyetleri: Artılar ve Eksiler
Büyük bir üniversite Bursa Uludağ Üniversitesi… Yeşil alan açısından da oldukça şanslı… Toplam 14,41 km2’lik alanının %55’i ormanlardan oluşuyor. Bunun yanında %26 oranında tarla ve bahçeler bulunuyor kampüs alanında. Zaman zaman yapılan ağaç dikme kampanyalarıyla da yeşil alan varlığı artırılmaya çalışılıyor.
Kampüs alanından toplanan bitkilerin değerlendirilmesiyle yapılan akademik bir araştırmada 252 farklı tür saptanmış. Bu türlerden dokuzunun endemik tür olduğu belirtiliyor.
Kampüsün korunan alanlarından birine yaklaştığınızda kızıl geyiklerle de karşılaşabilirsiniz. Kızıl geyikler için kontrollü nüfus artışı çalışmaları yapılıyor kampüsün doğal alanlarında. Bununla da kalmıyor kampüsün hayvan varlığı. Kampüs sınırları içinde çakal, tilki, sincap, gelincik, kirpi gibi yabani memeliler ile birçok sürüngen ve kuş türü de yaşamlarını sürdürüyor ve doğal olarak besin kaynaklarına ulaşabiliyor.
Kampüs sınırları içinde yağmur suyu hasadının en güzel örneklerinden biri bulunuyor. Suni olarak oluşturulan gölette biriken yağmur suları, kampüsteki tarımsal alanların sulanmasında kullanılıyor.
Kampüste yetiştirilen hayvanlardan elde edilen et, süt, yumurta, dondurma, ayrıca üretilen tarhana, erişte gibi pek çok gıda ürünü, yerel üretimin en sağlıklı örneklerini oluşturuyor.
Kampüste Çevre Mühendisliği Bölümü’nün ve Ziraat Fakültesi’nin bulunması üniversitenin sürdürülebilir kalkınma eğitimini güçlendiriyor.
Sürdürülebilirlik yolunda pek çok olumlu çaba var Bursa Uludağ Üniversitesi’nde. Burada saymak zaman alacak. Ancak bunlar yeterli mi? Tabii ki değil. Sürdürülebilir kampüs projesi kapsamında bu eksiklikler tespit ediliyor bir yandan.
Eksikliklerden biri, kampüsteki yenilenebilir enerji kaynakları kullanımının henüz istenen düzeyde olmayışı. İklim değişikliğiyle mücadele sürecinin en önemli ayaklarından biri olacak bu konuda yapılacak yatırımlar.
Bir başka eksiklik ise su yönetimi… Suyun arıtılarak deşarj edilmesinin yeterli olmadığını, geri kazanılarak kullanılması gerektiğini biliyoruz. Günün birinde kampüs sınırları içinde üretilen atıksuların geri kazanıldığını ve bu suyun yine kampüs sınırları içinde kullanıldığını görmek güzel olur doğrusu.
Başka eksiklikler de sıralamak mümkün. BUÜ Sürdürülebilirlik Ofisi bunları araştıradursun, biz bardağın dolu tarafına bakalım.
Elbette sihirli bir değnek yok tüm eksiklikleri bir anda giderebilmek için. Hele bir devlet üniversitesinde… Ancak bu eksikliklerin giderilmesi için çaba gösterme iradesini koyuyor üniversite üst yönetimi. Bazı adımların atılması büyük bütçeler gerektirecek. Belki bu kentin paydaşları, kentin bu önemli üniversitesine sürdürülebilirlik yolunda destekler verecek; yeni ortaklık yapıları oluşacak. Ancak şunu biliyoruz ki, Bursa Uludağ Üniversitesi’nde bir sürdürülebilirlik kültürünün oluşmaya başladığını görmek, geleceğe dair umutlar veriyor.
Dünya Çevre Günü’nde üniversite üst yönetiminin, akademisyenlerinin ve idari personelinin bandolar eşliğinde yaptıkları coşkulu çevre yürüyüşü, Bursa Uludağ Üniversitesi’nin bu yolda kararlı olduğunu gösteriyor.