Başımıza ne geldiyse dengeyi farklı yerlerde aramaktan geldi. Ne zaman “Çevre” lafı edilse, ama “Ekonomi” dendi. Ekonomi ve Çevre kavramları eşitlermiş gibi (!) terazinin iki kefesine kondu. Neymiş efendim? Dengeli olmalıymış.
Terazinin bir kefesine “YAŞAM” anlamına gelen çevreyi koyduğunuzda buna denk gelen herhangi bir şey bulabilir misiniz? Ekonomi ve çevre arasında “Denge” aramak da neyin nesi? Uğruna YAŞAMI feda edebileceğiniz insan icadı bir kavram olabilir mi?
Sürdürülebilir Kalkınma kavramı anlatılırken Çevresel kalkınmayı ekonomik kalkınmayla ve sosyal kalkınmayla eşit düzeyde tartışan söylemi de reddediyorum. Eşit değildir. Sıralama şöyledir aslında: Çevresel kalkınma > sosyal kalkınma> ekonomik kalkınma.
Dengeyi başka yerlerde aramalıyız. Mesela gezegenin içindeki ekosistem dengelerinde… Mesela kaynakların dengeli kullanımında… Mesela ekonominin büyümek yerine dengelenmesinde…
Yanlış duymadınız. Benim derdim sürekli büyümeyi hedefleyen ekonomiyle ilgili. Bir tarafta sürekli büyümek isteyen OBEZ bir ekonomi… Diğer tarafta büyüyemeyen, sınırlı kaynakları olan bir gezegen… Nasıl barışabilir?
Sürekli büyüme hayali kuran bir ekonomik düzlemde obezitenin getirdiği sağlıksız durumlar gerçekleşiyor… Birilerinin sürekli büyüme hayali kurması, diğerlerinin yoksullaşmasına ve yaşam savaşı vermesine neden oluyor.
O halde ben, gezegenimizde insanın sınırlı bir yaşam süresi kaldığını unutmayarak, büyümeyi değil, dengelenmeyi yücelten; ekonomik büyümesiyle değil çevre-dostu uygulamalarıyla övünen işletmeleri alkışlayabilirim.