İnsanlar Açlık Diyor Sen Çevre Diyorsun
Çevre sorunlarıyla uğraşmak bir lükstür diyorlar.
İnsanlar aç, sen hala çevreden bahsediyorsun, diyorlar.

Aslında ben de açlıktan bahsediyorum.
Ben susuzluktan bahsediyorum.
Ben nefes alamamaktan bahsediyorum.
Ben hastalıklardan bahsediyorum.
Çevre kirlenirse yaşayamayacağımızdan bahsediyorum.
Bu nasıl lüks olabilir?

Su kirlenirse, toprak kirlenir, gıda kirlenir.
Hava kirlenirse, su kirlenir, toprak kirlenir, Dünya kirlenir.
Bağlıdır hepsi birbirine.
Herhangi bir çevresel ortam kirlendiğinde diğerinin kirlenmesi an meselesidir.
Difüzyon yasaları çalışır çünkü.

Ama en kötüsü insanın kirlenmesidir.
İnsan kirlenirse, samimiyetsizleşir.
Sözlerini tutmaz olur.
Katılır pek çok toplantıya; çevreyi koruyalım, der.
Unutur sonra söylediklerini.
En büyük tahribatı gözünü kırpmadan yapabilir kirlenmiş insan.

İnsanın kirliliği de bulaşıcıdır.
Difüzyon yasaları insanlar arasında da çalışır.
Bu kirlilik, virüs gibi, bulaştıkça bulaşır.
İnsanlar daha çok kirlenmeye başlar; toplum hastalanmıştır artık.
Bu, çevre için olduğu kadar insan ırkının devamı için de çok tehlikeli bir durumdur.

İnsan kirlendiğinde çevrenin temiz kalması mümkün müdür?
Çevrenin kirlenmesinin temel sebebi, insanın kirlenmesidir.
Kirlenen insan, bindiği dalı keser gibi kendi sonunu hazırlar.

Yalın düşünelim.
Denklem basit aslında…
Para varsa, çevre yoksa insan yok.
Makine varsa, çevre yoksa insan yok.
Endüstri varsa, çevre yoksa insan yok.
Robot varsa, çevre yoksa insan yok.
Bir süre sonra gelinecek durumda ise ne çevre, ne insan, ne para, ne robot…
Hiçbiri yok.

Ama
Çevre varsa, insan var.
İnsan varsa para, makine, endüstri, robot vb. olabilir.
Ama tüm bunların çevrenin varlığını sürdürmesine engel olmaması gerekiyor.
Sadece modern yaşamlarımızda alıştığımız tüm konforu değil, yaşamın kendisini, ancak dengeli ve sağlıklı bir çevre içinde sürdürebiliriz.
Sürdürülebilir kalkınma denilen o afili söz bunu anlatmıyor mu?
İnsan aklı bunu anlamaya yetmez mi?
Siyah ve beyaz kadar açık olan bu gerçekler neden bulanıklaşıyor?
Neden zihinlerimiz bu kadar bulanıklaşıyor da yalın gerçekleri göremez hale geliyoruz?

Çevre Hakkı diyor anayasamızın 56. Maddesi,
“Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir!”

Haydi, zihinlerimizi bulanıklıktan kurtaralım.
Temizlenelim, yıkansın gitsin üstümüzdeki bu samimiyetsizlik kiri.
Hatırlatalım birbirimize sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkımızın bulunduğunu,
Hatırlatalım çevre hakkımızın saygıyı hak ettiğini.
Çevre korumayı bir lüks olarak görenlere anlatalım sağlıklı ve dengeli bir çevrenin yaşamın temeli olduğunu.

Prof. Dr. Güray Salihoğlu