Mizah duygusunu geliştirme ve olayları mizahi bir ışık altında görme çabasının yaşama sanatında ustalaşırken öğrenilen bir hile olduğunu söylüyor Viktor Frankl, İnsanın Anlam Arayışı’nda.

Mizahın iyileştirici gücünü hissederim ben de hayatımda.

Lisansüstü öğrencilerimle bazen konunun içinden çıkamadığımızda derler ki “Hocam üzülmeyin. İzahı yoksa mizahı var.” Çok hoşuma gider yeni nesil olan bu söylem.

*

Doğduğum ve büyüdüğüm şehir Trabzon’dayım bu hafta.

Biraz uzaklaşıp geri geldiğinizde, içinde yaşarken çok normal kabul ettiğiniz bazı şeylere farklı gözle bakabiliyorsunuz. Ben de mizahın şehrin dokusuna ne kadar işlemiş olduğunu bu gelişimde daha iyi fark ettim sanki.  Buradaki insanların yılmazlıklarının biraz da mizahla geliştiğini düşündüm kendimce.

Trabzon müzesinde bir duvarda Trabzon’da kullanılan ve çoğunun anlamını yalnızca buralı olanların bilebildiği kelimeleri ve ifadeleri toplamışlar. Okumak bile yetiyor yüzünüze kocaman bir gülümseme yerleştirmeniz, hatta kahkahayı patlatıvermeniz için. Bu nedenle sizlerle paylaşmak istedim.

Nasıl olmuş da mizah bu kültüre bu kadar yerleşmiş bilemedim. Uzmanı değilim. Ancak Trabzon’un coğrafyasının ve güçlü tarihinin bunda mutlaka bir payının olduğunu düşünüyorum.

Müzenin bir köşesinde “Her Trabzonlu bir parça Karadeniz’dir,” diyordu.

Bir başka köşede de Trabzon’da ilk yerleşimin MÖ 2000 yıllarında başlamış olduğunu okuyorsunuz. Hitit denetiminin, Miletos Kolonizasyonu’nun, Pers Egemenliği’nin, Pontus Krallığı’nın, Roma hakimiyetinin, Komnenos egemenliği ve Trabzon Devleti’nin, Osmanlı’nın ve nihayet Türkiye Cumhuriyeti’nin bu topraklarda, bu şehrin taşında, suyunda, havasında var olduğunu, şehrin dokusuna işlemiş olduğunu hissediyorsunuz.

*

Büyük bir kültürel mirasın üstünde yaşamımızı sürdürürken hayatımıza daha fazla mizah katabilmeyi ve yılmazlığımızı artırabilmeyi diledim içimden.

Umarım sizin hayatınızda da mizah vardır.